Çocuk gelişimi üzerine kaç kitap okuduğumu hatırlamıyorum. İlk hamileliğimden itibaren bu konuda birçok kitap edinip kitaplığıma ekledim. Bu kitapların bazıları aynı fikri, bazıları da tam tersi
fikri savunuyorlardı. İçlerinde doğru yada yanlış diye bir şey yoktu. Size doğru gelen ve uygulamak istediğiniz size doğru gelmeyen ve uygulamak istemediğiniz diye bir şey vardı. Ben içgüdülerime göre
bana doğru gelenleri seçip onları uygulamaya çalıştım.
Bazen de uyguladığım yöntem bana doğru gelmese bile çaresizlikten
başvurduğumu kabul etmeliyim.
Ödül ve ceza yöntemi içlerinde bana en kolay geleniydi. Kitapların ve psikologların çoğunun önerdiği
yöntemde buydu. Hem de işe yarıyordu.
En azından uzun bir süre işe yaramıştı.
Ödül ve ceza yöntemini uygulamaktan -özellikle ceza kısmından- çok
hoşlanmıyordum. Ama dediğim gibi etkili ve kolay bir yöntemdi. Üzülerek
söylemeliyim ki ilk çocuğumda bu yöntemi ilk yıllarda uyguladım.
Ama sonrasında bu ceza kısmı beni ondan daha çok üzdüğü ve çaresiz
hissettirdiği için vazgeçtim. Sonra yeni bir moda başladı ‘’mola’’ yöntemi.
Neyse ki bu yöntemi hiç benimseyemedim. Bir disiplin yöntemi olarak bana hep çok korkutucu geldi.
Sonrasında sürekli çocuk gelişimi kitaplarını okuyup ancak hiç birini tam olarak
uygulamadığım ara sıra içlerinden fikirler almaya çalışarak geçirdiğim bir dönem oldu.
Tabi ki Alfie KOHN'un kitapları ile
tanışana kadar. Birkaç sene önce, yurtdışında yaşayan bir arkadaşımın bana mesaj ile gönderdiği bu kitaptan bir
sayfa yazısı ile başladı yazarla tanışıklığım.
‘’Bizi ne kadar güzel anlatıyor’’ demişti arkadaşım gönderdiği yazının
başında. Gerçekten öyleydi. Yazar beni tanıyıp çocukluğumu
biliyor gibi hissetmiştim. Beni tanımıyordu belki ama benim dönemimin çocuklarını tanıdığı kesindi. Neler hissettiğimizi, nelere maruz kalmış olabileceğimizi , bunların ne kadarını çocuklarımıza yansıtabileceğimizi tahmin ediyordu. Tabi hemen kitaplarını edindim.