23 Mayıs 2016 Pazartesi

Her Çocuk Üstün Zekalı mı? Zeka Genetik mi Yoksa Öğrenmeye mi Dayalı?


Her Çocuk Üstün Zekalı mı? Zeka Genetik mi Yoksa Öğrenmeye mi Dayalı?



       Sosyal çevre ve eğitimin zeka gelişimi üzerindeki etkileri oldukça fazladır. Dahiler tüm yeteneklerini doğuştan kazanmışlardır ve hiç bir çalışma yapmadan bu yeteneklerini kullanıyorlar demek çok yanlış.  Bu insanlar doğuştan gelen yeteneklerini eğitim, çalışma ve sosyal çevrenin etkisi ile geliştirerek belli bir düzeye ulaştırırlar.

      Hepimiz belirli bir zeka düzeyine sahip olarak dünyaya geliriz ve ne kadar uğraşırsak uğraşalım farklı bir gen yapısına sahip özellikler edinemeyiz. Aynı şekilde başkaları da bizim gen yapımıza sahip özellikleri edinemezler. Nasıl ki saç rengi, göz rengi, boy uzunluğu gibi fiziksel faktörler genlerimiz vasıtası ile bize geçiyorsa zeka da aynı genler üzerinden sahip olduğumuz bir özelliktir.

     Zekanın Kalıtsallığı

    Uzun yıllardır yapılan bilimsel araştırmaların merkezinde, zekanın genetik faktörlere bağlı olduğu fikri yaygın bir görüş olarak kabul görmektedir. Bazı araştırmacılar zekanın X kromozomu ile taşındığı sonucuna varmışlardır. Almanya'nın ULM Üniversitesi'nde yapılan araştırmalar zihinsel yeteneklerimiz ile ilgili genlerin yaklaşık %16 sının bu gen üzerinde olduğunu ortaya çıkarmışlardır. Bu oran oldukça yüksek kabul edilir. Ancak zekanın ve yeteneğin tek bir gen üzerinden değil bir çok farklı gen üzerinden aktarıldığı hatta sadece anne ve baba genlerine bağlı  değil kalıtımsal olarak amca, dede, anneanne, dayı gibi yakın akrabalardan olabileceği gibi daha uzak akrabalardan da aktarılabileceği sonucuna varılmıştır.


   Sosyal Çevrenin Zekaya Etkisi

   Çocuğun zeka gelişimi doğduğu anda tamamlanmamıştır. Uzmanlar 0-3 yaş ve 0-6 yaş arasında iki aşamalı olarak zekanın gelişmeye devam ettiğini araştırmalarla ortaya koymuşlardır. Çocuğa verilen eğitimin zeka gelişimine etkisinin büyük olmasının yanı sıra sosyal etkileşimle edinilen öğrenme becerilerinin de etkisi çok fazladır. Genel görüş olarak zekanın %50-75 arasının genetik %50-25 arasının öğrenmeye ve çevresel faktörlere dayalı olduğu düşünülür. Çeşitli araştırmalarda bu rakamlar genel bir sapma gösterebiliyor. Ancak minumum %50 oranında zekanın genlerden geçtiği anlaşılıyor.


   Zekayı Nasıl Geliştiririz
  
  Anne babanın yanı sıra aile içi etkileşimler ve okul öncesi eğitim, öğretmen ve çevresel faktörler çocuğun zeka gelişiminde önemli rol oynar. Ebeveynler çocukların zeka gelişimi için şunları yapabilirler. Aile içinde çocuk için eğitim alanı oluşturmak. Çocuğun yaşına ilgi alanına uygun aktiviteler yapmak. Doğum öncesi ve doğum sonrası bebeğin beslenmesine dikkat etmek. Çocukla kaliteli vakit geçirmek. Kaliteli vakit demek çok uzun saatler demek değil, ancak günde en az yarım saat çocukla gelişimine katkı sağlayacak oyunlar oynamak ve bu süre zarfında çocuktan başka hiç bir şeyle ilgilenmemek anlamına geliyor. Yani oyun sırasında bir gözünüz televizyonda haberlerde olmaması yada bir taraftan bir arkadaşınızla sohbet etmemek yada telefonla konuşmamak anlamında.

    Çocuğu bir takım uyaranlarla sürekli ilişki içinde bulundurma. Harfler, rakamlar, şekiller, renkler gibi. Evin dışında da çevreyle iletişimde tutmalı ve sokakta yürürken  onunla sürekli konuşup çevresine dikkat çekmeli. Sarı otobüs geliyor, yeşil büyük  ağaca doğru yürüyoruz... gibi.


   Zeka Genetik mi Yoksa Öğrenmeye mi Dayalı

     Tüm bunlara dayanarak en başta sorduğumuz zeka genetik mi yoksa öğrenmeye mi dayalı sorusunun cevabını vermek gerekirse sanırım her ikisi de. Genlerden gelen kalıtımsal bir zeka varsa bu süreç çocuğu üstün zeka veya dahilik konumuna getirebiliyor. Fakat zeka varsa ve işlenmiyorsa sıradan bir zeka seviyesine de düşebiliyor.
  Yüzyıllardır bilim adamlarının araştırdıkları ve araştırmaya devam edecekleri zeka konusunun burada neticelenmediğini biliyoruz. Yeni bulgularla yeni araştırmalarla her geçen gün daha fazlasını öğrenmeyi umuyoruz.

6 yorum:

  1. Ben hep bir çocuğun en başta öğrenmesi gereken iki temel şey olduğuna inanırım.
    Birinci sevgi, yani sevmeyi bilecek.
    İkincisi ise merhamet duygusu.

    Zeka gelişimi için oyunlar oynamak belki de üçüncü olabilir benim için. Çünkü çok zeki insanların bile tehlikeli olamayacağı diye bir şey yoktur.

    Örneğin stalin arkadaşları tarafından zehirlenerek öldürülmüştür. Bunu tarih kitaplarının bir kısmı yazar bir kısmı da yazmaz.
    Çünkü stalin in çok sapkın düşüncelere sahip aynı zamanda çok zeki olduğu anlatılır.

    Böyle bir zekanın inanılmaz derecede kötü sonuçlar doğuracağı ön görüldüğünden zehirlenerek öldürülmüştür.


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle katıldığımı söyleyebilirim sevgi ve merhamet duygusu insan olgusunun dışında tutulamaz. Ancak ne kadarı öğretilebilir yada kazandırılabilir o ayrı bir tartışma konusu olabilir diye düşünüyorum. Zeka ve kötülük ise yan yana geldiğinde ölümcül sonuçlar doğurabilir tıpkı aptallık ve kötülüğün yan yana geldiğinde olduğu gibi. Aptal cesareti sözüde buna örnek verilebilir. Amacımız ve isteğimiz kendine ve yaşadığı topluma yararlı, iyi ahlaklı sevgi dolu çocuklar yetiştirebilmek. Bütün uğraşlarımız bunun üzerine. Umarım biraz da olsa fark yaratabiliriz. Kimseyi zehirlemeden öldürmeden :-)))

      Sil
  2. Zeka çok ilgimi çeken bir konu, yazınız için ellerinize sağlık.
    İlgi ve sevgi çocuklarda zeka gelişimine gerçekten büyük bir katkı sağlıyor ve tabii ki sadece zeka ile yetmiyor, çocuğa zekasını nasıl kullanacağına dair kişilik eğitimi de verilmeli.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bencil ve empati duygusu gelişmemiş bir çocuğun bu yönlerini geliştirmek yerine zekasını geliştirmeye çalışmak büyük bir yanlış olur tabi. Ailelerin bu kavramları çocuklarına öncelikle öğrettiği inancı ile zeka gelişiminin de ihmal edilmemesi gerektiğine inanıyorum.

      Sil
    2. Kesinlikle katılıyorum size. Düşüncelerinizi ve blogunuzu çok beğendim, yakın takipteyim artık. :)

      Sil
    3. Çok naziksiniz güzel yorumunuz içinde ayrıca teşekkür ederim. Sevgiler...

      Sil

Yorumunuz onaylandıktan sonra görülecektir.