Kitapçıları gezmekten çok keyif alırım. Kapısının önünden geçiyorsam ve
içeri girecek vaktim yoksa, geçerken bile kedinin ciğere baktığı gibi bakarım.
Kızımda bana benzemiş. Beraber kitapçıya gittiğimizde bizi dışarıya doğru
itekleyen birinin olması şart yoksa çıkamıyoruz.
Yine kızımla beraber
yaptığımız bir kitapçı ziyaretinde, her yeri altüst ediyorduk, üzerinde ‘’Bilsem
Sınavına Hazırlık ’’ yazan kitapları gördüm.
İtiraf ediyorum algılamam bir kaç
saniyemi aldı.Nasıl yani Bilsem sınavına hazırlanılıyor muymuş? Niye, neden sorularını kovalayan bir çok soru aynı anda kafamda uçuştu. Kitaplardan birini almak için eğildiğimde gördüm ki çeşit çeşit, sınıf sınıf çok sayıda yayınevine ait kitap var. İnanamadım.
Bana bu kadar inanılmaz gelen şey insanlara normal geliyor olmalıydı ki bu kadar çeşitlilik vardı. Sonrasında internet üzerinden bununla ilgili paylaşımları görmek istedim. Bir arama yapayım dedim Bilsem Sınavına Hazırlık yazdım. Asıl şoku o zaman yaşadım. Bir de bunun için kurslar açılmış. İnternet üzerinden online bağlanarak çocukları bu sınava hazırlıyorlarmış. Resmen bir Pazar oluşmuş.
Tabi arz/talep meselesi
diyeceksiniz.
Zaten ben de bunu pazar haline
getirmeyi çalışanlardan çok, anne/babaları anlayamadım. İnsan çocuğuna neden
böyle bir yük bindirmek ister ki. Neden çocuğunu olmadığı bir kılıfa sokmak ister.
Daha bir çok ‘Neden’ sorusu ile başlayan cümle kurabiliriz.
Bilsem giriş sınavının 1. Aşamasından
sonra 2. Aşama olarak Wisc-r testi yapılmakta. Hadi diyelim ki çocuk 1. Aşamayı
geçti ama 2. Aşamada testör ile baş başa. Diyelim ki Wisc-r
sorularına da çocukları çalıştırdınız ve çocuk Bilsem’e girdi. Eeee noldu? Şimdi
bu bir başarı mı? Kim için ebeveyn için mi çocuk için mi? Çocuk için olmadığı
kesin. Çünkü çocuk artık büyük bir sıkıntının içerisine düştü. Sıkıntısı şu, kendi
anlama düzeyinden daha yüksek anlama düzeyine sahip bir grup çocuğun arasında
kaldı. Bu grup çocuk her anlatılanı bir seferde anlıyor ve kavrıyor yada zaten
önceden biliyor. Ama ya diğeri bu durumda ne hissediyor. Onlar kadar çabuk ve
kolay anlamadığını zamanla farkedecek ve büyük ihtimalle kendisinde bir sorun
olduğunu düşünmeye başlayacak. Halbuki
onda hiç bir sorun yok. O çok normal ve
sağlıklı bir çocuk.
Normal olmayan onu olmadığı bir kalıba sokmaya çalışanlarda. Nasıl ki,
normal zekaya sahip bir insanı zeka düzeyi düşük insanların arasına
koyduğunuzda sıkıntı yaşarsa aynı şekilde üstün zekaya sahip bireylerin
arasında da aynı sıkıntıyı yaşayacaktır. Sınıfın içerisinde çoğunluk diğer
tarafta olduğu içinde sorunu kendinde arayarak sorunsuz olan çocuk sorunlu hale
gelecektir.
Bunu çocuklarımıza yapmayalım. Çocuğum üstün zekalı demenin gurur verici
bir duygu olduğunu düşüyorsunuz. Ancak üstün zekalı bir çocuğa sahip olmanın ne demek
olduğunu bilmeyenler için açıklamak istiyorum. Üstün zekalı çocuğunuz varsa,
soru cevaplamaktan, bilmediğiniz sorularına cevap aramaktan yorulursunuz. DEHB’in
(Dikkat Eksikliği ve Hiperakivite
Bozukluğu) ne olduğunu öğrenirsiniz, sosyal bozukluk, arkadaş bulma sıkıntısı, uyum
sıkıntılarını sizde onunla yaşarsınız. Beyin yaşı ile ruh yaşı uyuşmadığı için
psikologları bol bol ziyaret edersiniz. Devlet okuluna verdiğiniz de burada
uyum sağlıyamıyor başka okula alın diyen öğretmelerle uğraşırsınız. Özel okula
yıllık kazancınız tamamına yakınını yatırırsınız. Bütün yaptıklarınıza rağmen
onun mutsuzluklarını görür ve nerede hata yaptım diye kendinizi
sorgularsınız...
Daha bir çok örnek yazabiliriz. Ama kısacası maddi manevi tükendiğinizi
hissedersiniz. İşte üze çocuk sahibi olmak size bunları da kazandırır.
Her çocuk özeldir en önemlisi sizin çocuğunuz en özelidir. Bir yerde
okumuştum ''Dünya da bir tane özel çocuk vardır ve her anne o çocuğa sahiptir.'' demişler, ne güzel demişler. Çocuklarımıza sahip çıkalım en önemlisi onları mutlu çocuklar olarak
yetiştirmeye çalışalım. Mutlu çocuk geleceğin başarılı insanı olacaktır, bunu
unutmayalım.
Sevgiyle kalın, çocuklarınızla mutlu olun.
Herkesin çocuğu kendine özel geliyor çok haklısınız.Sokakta gezerken herkesin çocuğunuza baktığını,oni çok sevdiğini zannetmek anne babanın 1. Hissiyatı sanırm 😃 bu arada blogunuz yeni sanirim hayrli olsun.
YanıtlaSilTam destek veriyorum ve takip ediyorum 😃
Tabi ne emeklerle büyütülüyor, göz nuru oluyorlar. Desteğiniz için teşekkür ederim :-)
SilHer çocuk ayrı bir emektir onu illaki kendi kalıplarımıza benzetmeye çalışmak en büyük yanlışlık bilinçli araştırmacı gözlemci anne baba olmak her çocuk için atılacak ilk ve en önemli başlangıçtır gerisi düzenli bir şekilde oluşacaktır yazılarınızı takipteyim esen kalın.
YanıtlaSilNe kadar güzel özetlemişsiniz. Onlarda bir birey ve kendi doğruları ve yanlışları var. Anne babanın düşüncelerini paylaşmak ve o yolda yürümek zorunda değiller. Yeter ki her yeni nesil bizi daha ileriye taşısın.Ane babanın görevi bu yolda onlara kılavuzluk yapmaktır. Yorumunuz için teşekkür ederim.
YanıtlaSil'' Ancak üstün zekalı bir çocuğa sahip olmanın ne demek olduğunu bilmeyenler için açıklamak istiyorum. Üstün zekalı çocuğunuz varsa, soru cevaplamaktan, bilmediğiniz sorularına cevap aramaktan yorulursunuz. DEHB’in (Dikkat Eksikliği ve Hiperakivite Bozukluğu) ne olduğunu öğrenirsiniz, sosyal bozukluk, arkadaş bulma sıkıntısı, uyum sıkıntılarını sizde onunla yaşarsınız. Beyin yaşı ile ruh yaşı uyuşmadığı için psikologları bol bol ziyaret edersiniz. Devlet okuluna verdiğiniz de burada uyum sağlıyamıyor başka okula alın diyen öğretmelerle uğraşırsınız. Özel okula yıllık kazancınız tamamına yakınını yatırırsınız. Bütün yaptıklarınıza rağmen onun mutsuzluklarını görür ve nerede hata yaptım diye kendinizi sorgularsınız...''Bu bölüm benim hislerimin tercümanı olmuş..Oğlum 2. sınıfa gidiyor ve bu sene bilseme başladı.. Devlet okulunda çok ciddi uyum sorunları var ödev yapmayı reddediyor. Resmen kilitlendiğimi hissettiğim durumda yazınızla yalnız olmadığımı anladım..
YanıtlaSilMerhaba, kesinlikle yalnız değilsiniz. Aramıza hoşgeldiniz....
Sil